Sağlık

Kocaeli’de sağlık semineri düzenlendi

0

Kocaeli Büyükşehir’in düzenlediği sağlık seminerinde, rahim ağzı kanserinden korunmanın yöntemleri anlatıldı.

KOCAELİ (İGFA) - Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, sağlıklı yaşam konusunda toplum bilincini arttırmak amacıyla “Rahim Kanseri” ve “Kadın Hastalıkları” konulu farkındalık semineri düzenledi. Seminerde, rahim kanserinden korunmak için sigaradan uzak durulması gerektiğine vurgu yapıldı.

BÜYÜKŞEHİR’DEN FARKINDALIK SEMİNERİ

Günümüzün yaygın hastalıklarından olan kadın hastalıkları ve rahim kanseri ile tıbben mücadele etmek mümkün olsa da birçok kişi hastalığa karşı bilinçsizlikten dolayı hayatını kaybetme noktasına gelebiliyor. Bu kapsamda hem erken tanı hem de rahim ağzı kanseri hakkında vatandaşları bilinçlendirmek isteyen Büyükşehir Belediyesi, “Rahim Kanseri” ve “Kadın Hastalıkları” konulu farkındalık semineri düzenledi.

KO-MEK KURSİYERLERİNDEN YOĞUN KATILIM

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Opr. Dr. Yaşar Çeğil tarafından Leyla Atakan Kültür Merkezi Dr. Şefik Postalcıoğlu Konferans Salonu’nda verilen seminere KO-MEK kursiyerlerinin yoğun katılımı oldu. İnteraktif bir şekilde gerçekleştirilen seminerde Opr. Dr. Çeğil, soru-cevap şeklinde katılımcıların merak ettiği konular hakkında bilgi verdi.

“SİGARA KULLANIMI RAHİM AĞZI KANSERİNİ ARTIRIYOR”

Rahim kanserinin tedavi yöntemleri konusunda detaylı açıklamalar yapan Opr. Dr. Yaşar Çeğil, “Bu tip vakalarda kötü bir durum kolay kolay beklemeyiz. Genellikle iyi huylu bir hastalıktır. Rahim ağzı kanseri oluşumunda sigara tüketimi oldukça önemli bir faktördür. Bu tür hastaların özellikle sigara ile arasına mesafe koymasında fayda var” dedi. Rahim kanserinde erken tanının önemli olduğuna vurgu yapan Opr. Dr. Çeğil, belirli yaş aralıklarında en geç 3 yılda bir muayene olunması gerektiğini belirtti.

“HPV VÜRÜSÜ TAŞIYAN HERKES KANSER OLMAZ”

Cinsel yollarla bulaşan HPV virüsü hakkında da bilgilendirmede bulunan Çeğil, “Rahim ağzı kanseri hastalarının yüzde 98’inde çift sarmalı DNA virüsü dediğimiz ve genellikle cinsel yollarla bulaşan HPV virüsü görülmüştür. Genellikle cinsel ilişki ile bulaşan bu virüsün yüzden fazla çeşidi vardır. HPV virüsü taşıyan herkes rahim ağzı kanseri olmaz. Kötü huylu bir hastalığı tespit etme konusunda rahim ağzı en avantajlı olduğumuz bölge” dedi. Ardından soru-cevap kısmına geçen ve katılımcıların merak ettiği konular hakkında bilgi veren Çeğil, hastalık nedeniyle düşen yaşam kalitesini yüksek tutmaları gerektiğini ifade etti.

‘Tükenmiş’misiniz? 10 soruda test edin!

0

Günlük yaşamın aşırı koşuşturmacasında; aşırı iş yükünden ‘hayır’ diyememeye ve sınır koymada güçlük çekmeye, ekonomik zorluklardan mükemmeliyetçi kişilik yapısına dek bir çok faktör kişinin kendini tükenmiş hissetmesine yol açabiliyor.

İSTANBUL (İGFA) - Psikiyatri Uzmanı Dr. Nagihan Günal “Günümüzde yoğun rekabet koşulları ve gelişen teknolojinin de etkisiyle işyerinde ve evde uzun çalışma saatleri, ekonomik sıkıntılar, toplumsal güvenlikle ilgili üzücü haberler ya da sosyal medyada insanların sürekli eğlendiği, mutlu olduğu, tatil yaptığı ütopik yaşamların gerçekliğine dair yanılsamalar gibi çok sayıda etken kişinin fiziksel, zihinsel ve ruhsal olarak yıpranıp kendini tükenmiş hissetmesine neden olabiliyor.

İlk kez 1974 yılında Psikolog Freudenberger tarafından kullanılan tükenmişlik kavramı son 50 yıldır oldukça yaygın bir araştırma konusu olmakla birlikte, günümüz koşullarında görülme sıklığı hızla artmaktadır.

Bireyin normal şartlarda profesyonel yaşamdaki kariyerinden, arkadaşlıklarından veya ailesindeki sosyal etkileşimlerinden aldığı keyfi azaltan, kendini başarısız ve değersiz görmesine neden olan tükenmişlik sendromu tıbbi bir tanı olmasa da ciddi ve mutlaka profesyonel psikolojik destek almayı gerektiren bir sorundur” diyor. 

10 SORUDA ‘TÜKENMİŞLİK’ TESTİ!

Psikiyatri Uzmanı Dr. Nagihan Günal, hazırladığı 10 soruluk testte, yanıtlarınızın 5 ve üzeri  ‘evet’ olmasının, tükenmişlik sendromu yaşadığınız anlamına gelebildiğini belirterek “Tükenmişlik sendromu kendiliğinden geçebilen bir durum değildir, mutlaka psikolojik olarak destek almanız gerekir” diyor.

İŞTE 10 SORU;

Kapana kısılmış gibi hissediyor musunuz?

Çaresiz hissediyor musunuz?

Üzüntülü, kederli ya da depresif hissediyor musunuz?

Umutsuzluk duyuyor musunuz?

Bıkkınlık hissediyor musunuz?

Değersiz ve başarısız biri gibi hissediyor musunuz?

İnsanlar tarafından hayal kırıklığına uğratılmış hissediyor musunuz? 

Fiziksel olarak hastalıklı hissediyor musunuz?

Yorgunluk hissediyor musunuz?

Uyumada zorluk çekiyor musunuz?

BAŞ AĞRISINDAN KALP HASTALIKLARINA!

Tükenmişlik sendromu yaşayanların kendilerini sürekli yorgun hatta bitkin, tükenmiş hissettiklerini belirten Dr. Günal “Baş ağrısı, karın ağrısı, iştahta veya uykuda düzensizlik, duygudurumda değişiklikler, özellikle kaygılı ya da umutsuz hissetme en sık yaşanan belirtileridir.

Kişiler, sosyalleşmeyi ve arkadaşlarına, aile üyelerine ya da iş arkadaşlarına güvenmeyi bırakarak izolasyona yönelebilirler. Hayata karamsar bakıp kendilerini çaresiz hissedebilirler. Tıpkı diğer kronik stres türleri gibi tükenmişlik sendromu da bireyin bağışıklık sistemini zayıflatabilir ve soğuk algınlığı, grip ya da uykusuzluğa karşı daha duyarlı hale getirebilir. Uzun süre tedavi edilmezse ilerleyerek alkol-madde bağımlılıkları, depresyon, kalp hastalığı ve diyabet gibi ciddi fiziksel veya psikolojik hastalıklara yol açabilir” diyor. 

TÜKENMİŞLİK SENDROMUNDAN KORUNMAK İÇİN ÖNLEMLER!

İş yükünüzü ve sorumluluğunuzu paylaşın, molalar verin.  

Keyif aldığınız aktiviteleri sürdürün, yeni eğlenebileceğiniz aktiviteler bulun. 

Ailenizle ve sevdiklerinizle daha fazla vakit geçirin, sosyal etkileşimleri artırın. 

Mesai saatleri dışında odağınızı işten uzaklaştırın. 

Zorlandığınızda, stres yükünüz arttığında ya da duygusal bir zorlanma yaşıyorsanız yardım istemekten çekinmeyin. 

Beslenme ve uyku rutininizi oluşturun; sağlıklı beslenin, abur-cubur atıştırmalıklardan kaçının ve geceleri mutlaka 6-8 saat uyuyun. 

Haftada 3-4 gün mutlaka egzersiz yapın. 

Sigara ve alkolden uzak durun.

Gerekirse sorunlarınız ilerlemeden psikolojik destek alın. 

Soğuk duş almanın faydaları nelerdir?

0

Soğuk duş almanın bazı potansiyel kardiyolojik faydaları hakkında Kardiyoloji Uzmanı Dr. Muharrem Arslandağ konu hakkında bilgiler verdi.

İSTANBUL (İGFA) - Soğuk duşların kardiyovasküler sağlık için çeşitli potansiyel faydaları olabilir, ancak bireysel tepkilerin değişebileceğini unutmamak önemlidir. 

İyileştirilmiş Dolaşım: Soğuk suya maruz kalmak vazokonstriksiyonu (kan damarlarının daralması) ve kalp atış hızının artmasını uyararak kan dolaşımını artırabilir. Bu, genel kardiyovasküler fonksiyonun iyileştirilmesine yardımcı olabilir.

Azaltılmış Enflamasyon: Soğuk duşlar, kardiyovasküler hastalıklar için bir risk faktörü olan vücuttaki iltihaplanmayı azaltmaya yardımcı olabilir. Soğuğa maruz kalmak, anti-enflamatuar tepkileri aktive ederek potansiyel olarak kalp ile ilgili sorunların riskini azaltabilir.

Düşük Kan Basıncı: Soğuk suya daldırma, duş sırasında kan basıncını geçici olarak artırabilir, ancak uzun vadede kan basıncının düşmesine neden olabilir. Bazı insanlar tekrarlanan soğuk duşların bir sonucu olarak kan basıncında düşüş yaşayabilir.

Geliştirilmiş Kalp Hızı Değişkenliği (HRV): HRV kardiyovasküler sağlığın önemli bir göstergesidir. Soğuğa maruz kalmak HRV'yi artırabilir, bu da kalp atış hızı üzerinde daha iyi otonom sinir sistemi kontrolü olduğunu gösterir ve potansiyel olarak aritmi riskini azaltır.

İyileştirilmiş Endotel Fonksiyonu: Endotel, kan damarlarının iç kaplamasıdır ve damar sağlığında çok önemli bir rol oynar. Soğuğa maruz kalmak endotel fonksiyonunu geliştirerek daha iyi kan damarı sağlığını teşvik edebilir.

Stres Azaltma: Soğuk duşlar vücudun stres tepkisini aktive ederek adrenalin gibi stres hormonlarının salgılanmasına yol açabilir. Soğuk su gibi hafif stres faktörlerine düzenli olarak maruz kalmak, vücudun strese daha etkili bir şekilde uyum sağlamasına yardımcı olabilir ve potansiyel olarak kardiyovasküler sistem üzerindeki genel yükü azaltabilir.

Gelişmiş Lenfatik Akış: Soğuk duşlar lenfatik dolaşımı uyararak vücudun atık ve toksinleri atmasına yardımcı olabilir, bu da dolaylı olarak kardiyovasküler sağlığı destekleyebilir.

Soğuk duşların potansiyel faydaları olsa da, dengeli bir diyet, düzenli fiziksel aktivite ve gerektiğinde uygun tıbbi bakım da dahil olmak üzere sağlıklı bir yaşam tarzının yerini tutmadığını unutmamak önemlidir.

Ayrıca, Raynaud hastalığı veya ciddi kardiyovasküler sorunlar gibi belirli tıbbi rahatsızlıkları olan bireyler, soğuk duşu rutinlerine dahil etmeden önce bir sağlık uzmanına danışmalıdır, çünkü soğuğa maruz kalmak bazı durumlarda bu rahatsızlıkları daha da kötüleştirebilir.

Epilepsi her 100 kişiden birini etkiliyor… Farkındalık araştırmasından çarpıcı sonuçlar

0

Türk Epilepsi ile Savaş Derneği Başkanı Prof. Dr. Nerses Bebek, Dünya Epilepsi Günü’nde Epilepsi Farkındalık Araştırması’nın çarpıcı sonuçlarını kamuoyu ile paylaştı. Araştırmaya göre, Türkiye’de 15 milyon kişi yakınlarının epilepsi hastası biriyle evlenmesini istemiyor ve 34 milyon kişi epilepsi nöbeti geçiren birine nasıl müdahale edeceğini bilmiyor.

İSTANBUL (İGFA) - Türk Epilepsi ile Savaş Derneği (TESD), Epilepsi Farkındalık Araştırması’nın sonuçlarını, 10 Şubat Dünya Epilepsi Günü kapsamında açıkladı.

Araştırma sonuçları, epilepsi hastalarını ötekileştiren yaklaşımların devam ettiğini ortaya koyarken, dernek, epilepsi farkındalığını ve toplumsal bilinci artırmak için 2025 yılını ‘mor alarm’ yılı ilan etti.

Beynin normal faaliyetlerini sürdürmesini sağlayan elektriğin geçici olarak aşırı artması sonucu ortaya çıkan ve dünyada en yaygın görülen nörolojik hastalıklardan biri olan epilepsinin her 100 kişiden birini etkileyen hastalıkla Türkiye’de yaklaşık 1 milyon kişinin mücadele ettiğine dikkati çekildi.

Araştırmada şu çarpıcı sonuçlar dikkat çekti: 

  • Türkiye’de, “Yönetici olsam epilepsi hastası olduğunu öğrendiğim birini işe almam” diyen 9 milyon kişi var. 
  • Kendisi veya birinci derece yakınlarının epilepsi hastası biriyle evlenmesini istemeyenlerin sayısı: 15 milyon.
  • Epilepsi nöbeti geçiren birine nasıl müdahale edileceğini bilmeyen 34 milyon kişi var. 
  • Kendisinin veya birinci derece yakınlarının epilepsi hastası biriyle okul, iş ya da sosyal yaşamda yakın arkadaş olmasına sıcak bakmayanların sayısı: 7 milyon.

Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Türk Epilepsi ile Savaş Derneği Başkanı Prof. Dr. Nerses Bebek, nöbet türleri ve şiddeti kişiden kişiye farklılık gösteren epilepsi hastalığının nöroloji uzmanları tarafından teşhis ve tedavi edilebileceğini belirterek, “Bu yıl üçüncüsünü gerçekleştirdiğimiz araştırma, Türk toplumunun epilepsi hastalarına olan yaklaşımının fotoğrafını çekti. Araştırma sonuçları, toplumda yıllardır süregelen derin ön yargılarla mücadele etmek için dokuz yıl önce başlattığımız Epilepsi İçin Bak farkındalık kampanyası sayesinde önemli kazanımlar elde ettiğimizi gösteriyor; ancak daha yapacak çok işimiz var. Toplumsal farkındalığımızı artırmaya önce bakış açımızı değiştirerek başlayabiliriz" dedi.

Epilepsiyle ilgili toplumdaki bilgi eksikliğinin ön yargıları körüklediğini vurgulayan Prof. Dr. Bebek, epilepsinin sadece nörolojik bir sorun değil, aynı zamanda toplumsal bir meselesi olduğunun altını çizdi.

Uyuşma ve karıncalanma varsa dikkat!

0

Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Selçuk Göçmen, sinir tümörlerinin varlığında ağrı veya rahatsızlık, uyuşma veya karıncalanma, güçsüzlük veya zayıflık, şişlik veya kitle son olarak da hareket kısıtlılığı hissi en sık karşılaşılan şikayetler arasında yer aldığını söyledi.

İSTANBUL (İGFA) - Periferik sinir tümörlerinde, genetik yatkınlığın, çevresel etmenlerin veya doku bozukluğundan kaynaklanan hastalıkların riskleri arttırdığına değinen Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Selçuk Göçmen, hangi faktörlerin periferik sinir sistemi üzerinde tümörlere yol açtığının henüz kesin olarak bilinmediğini belirtti. 

Hastalığın tanısının, beyin ve sinir cerrahisi uzmanının değerlendirmesiyle yapılan muayene ve tetkiklerle konduğunu hatırlatan Prof. Dr. Selçuk Göçmen, “Tanı için manyetik rezonans görüntüleme ve sinir ileti testlerine başvurulabilir. İhtiyaç halinde bilgisayarlı tomografi, BT anjiografi veya direkt x-ray görüntüleme yöntemleri de kullanılabilir. Tümör saptamasından sonra yine uzmanın gerekli görmesi durumunda patolojik tanı için biyopsi önerilebilir” dedi.

TEDAVİ TÜMÖRÜN CİNSİNE GÖRE PLANLANIYOR

Son yıllarda görüntüleme ve ameliyat teknolojileri ile birlikte genetik testlerdeki gelişmeler sayesinde, tanı ve tedavi süreçleri daha kolay hale geldi diyen Prof. Dr. Göçmen, “Periferik sinir tümörlerinin öncelikli tedavisi cerrahidir, sonraki aşamalarda gerekirse radyoterapi ile kemoterapi de verilebilir. Cerrahi; tümörün boyutuna, yerleşim yerine ve hastanın genel sağlık durumuna bağlı olarak başarılı bir şekilde gerçekleşir. Ayrıca akıllı ilaç olarak bilinen immünoterapiler de bazı kötü huylu tümörlerin tedavisinde umut verici sonuçlar sunuyor” diye konuştu.

Tedavi sonrası yaşam kalitesinin tümörün türüne ve tedaviye verilen yanıta bağlı olduğunu dile getiren Prof. Dr. Göçmen, “Hastaların düzenli kontrollerle takip edilmesi, nüks durumlarının erken tespiti açısından önemli” dedi. Göçmen, “Cerrahi sonrasında dinlenme ve iyileşme sürecine özen gösterilmesi, ihtiyaç varsa fizik tedavi yapılması ve ağrı yönetimi için doktor önerilerine uyulması da önemli” dedi.

Göz kapağı hastalıklarına dikkat!

0

Göz kapaklarının ön yüzeyini oluşturan cilt dokusu, cildin altında yer alan kas ve bağ dokuları kendilerine özgü hastalıklar taşıyabilir. Bu hastalıklar doğumsal ya da sonradan kazanılan sorunlar olabilir.  Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Şeyda Atabay konu hakkında bilgiler verdi.

İSTANBUL (İGFA) - Göz kapak hastalıkları, göz kapaklarını etkileyen çeşitli koşulları ifade eder. Göz kapakları gözleri korumak, nemlendirmek ve gözü temiz tutmak için önemli bir rol oynarlar. Göz kapağı hastalıkları; hem görme kalitesini hem de göz kapağı fonksiyonunu etkileyen sonuçlara neden olabildiği için önemlidir. Göz kapağı hastalıkları, aynı zamanda estetik sorunlara da yol açabilir. Göz kapaklarındaki hastalıklar veya durumlar şunları içerir:

BLEFARİT: Göz kapaklarının kenarlarının iltihaplanması durumudur. Blefarit genellikle göz kapaklarının temizlenmesi zor olduğunda veya göz kapaklarının cilt hastalıklarından etkilendiğinde ortaya çıkabilir. Göz kapaklarında kabuklanma, kaşıntı, kızarıklık ve hassasiyet gibi belirtiler gösterir.

GöZ KAPAKLARINDAKİ ŞİŞLİKLER VEYA KİSTLER: Göz kapaklarında yağ bezlerinin tıkanması sonucu şalazyon (göz kapağı kenarındaki yağ bezlerinde iltihaplanma) veya kistler oluşur. Bu durumlar genellikle göz kapağı kenarında bir şişlik veya nodül şeklinde belirti verir.

GöZ KAPAĞI DÜŞÜKLÜĞÜ (PTOZİS): Göz kapağının normal pozisyonundan aşağıda veya kapanma eksikliği durumudur. Bu durum, doğuştan olabilir veya yaşlanma, yaralanma veya diğer sağlık sorunları sonucu gelişir.

GÖZ KAPAĞI ÇEVRESİNDE KIZARIKLIK VEYA İLTİHAPLANMA: Göz kapağı çevresindeki kızarıklık, iltihaplanma veya tahriş, alerjik reaksiyonlar, göz enfeksiyonları veya deri hastalıkları gibi çeşitli faktörlerden kaynaklanır.

GÖZ KAPAKLARINDA KANSERLİ LEZYONLAR: Nadiren, göz kapaklarında kanserli lezyonlar veya tümörler gelişebilir. Bu durumlar genellikle deri kanseri türlerinden kaynaklanır.

Bu göz kapaklarındaki hastalıkların belirtileri ve şiddeti duruma göre değişebilir.

Soğuk hava ve kar yağışı, vatandaşları geleneksel kış içeceği bozaya yönlendirdi

0
Bilecik’in Pazaryeri ilçesinde Çarşamba gününden itibaren etkili olan soğuk hava ve kar yağışı, vatandaşları geleneksel kış içeceği bozaya yönlendirdi. ...

Uyku düzeni gençler için alarm veriyor!

0

Son yıllarda Türkiye'de gençlerin uyku alışkanlıklarında gözle görülür bir bozulma yaşanıyor. Yoğun okul temposu, sınav stresi, sosyal medya bağımlılığı ve gelecek kaygısı gibi faktörler, gençlerin uyku düzenini olumsuz etkiliyor.

İSTANBUL (İGFA) - Özellikle gençler için ruh sağlığı üzerinde ciddi etkileri olduğunu dile getiren Uzman Klinik Psikolog Kaan Üçyıldız konu hakkında önemli bilgiler paylaştı.

Son yıllarda yapılan araştırmalar, Türkiye'deki gençlerin büyük bir bölümünün yeterince uyumadığını gösterdiğini belirten Psikolog Üçyıldız, özellikle sınav dönemlerinde ve stresli zamanlarda uyku sorunları daha da arttığına dikkati çekerek, "Uykusuzluk, sadece yorgunluğa değil, aynı zamanda sinirlilik, kaygı, depresyon ve konsantrasyon sorunlarına da yol açabiliyor. Günümüzde gençlerin uyku düzenini bozan en önemli faktörlerden biri sosyal medya ve teknoloji bağımlılığıdır. Akıllı telefonlar, tabletler ve bilgisayarlar, gençlerin yatmadan önce uzun saatler boyunca ekranlara maruz kalmasına neden oluyor. Bu durum, melatonin hormonunun salgılanmasını engelleyerek uykuya dalmayı zorlaştırıyor" dedi.

GELECEK KAYGISI VE SINAV STRESİ DE ETKİLİ

Türkiye'deki gençlerin gelecek kaygısı ve sınav stresi de maalesef uyku sorunlarına katkıda bulunduğunu belirten Üçyıldız, yoğun ders programları, sınav stresi ve gelecek kaygısının gençlerin uyku düzenini olumsuz etkilediğini ve bu durumun gençlerin hem fiziksel hem de ruhsal sağlığını tehdit ettiğini söyledi.

Uykusuzluğun ruh sağlığına olan etkilerini en aza indirmek için  öncelikle uyku hijyenine dikkat edilmesi gerektiğine dikkati çeken Uzman Klinik Psikolog Kaan Üçyıldız, "Uyuma ve uyanma saatlerinin belli bir düzene alınması için bir uyku programı oluşturmak yararlı olabilir. Yatmadan önce teknolojik cihazları kullanmamak ve stresi yönetmek için gevşeme egzersizleri uygulanabilir. Ayrıca, gün içerisindeki sağlıklı beslenme ve düzenli egzersiz de uyku kalitesini artırmaya yardımcı olabilir.  Bu konuda ebeveynlere büyük görev düşüyor.  Ebeveynlerin de gençlerin uyku düzenine dikkat etmesi ve onları bu konuda bilinçlendirmesi gerekiyor. Çocuklarının uyku alışkanlıklarını takip etmek, onlara uyku hijyeni konusunda rehberlik etmek ve teknolojiyi kullanımını sınırlamak, ebeveynlerin önemli görevleri arasında yer alıyor" diye konuştu.

Bursa Karacabey Belediyesi kansere karşı bilinçlendirdi

0

Bursa Karacabey Belediyesi, Dünya Kanser Günü kapsamında Uludağ Onkoloji Dayanışma Derneği (ONKODAY) iş birliği ile önemli bir semine imza attı.

BURSA (İGFA) - Bursa Karacabey Belediyesi, Dünya Kanser Günü kapsamında Uludağ Onkoloji Dayanışma Derneği (ONKODAY) iş birliği ile önemli bir seminere imza attı. Kansere karşı bilinç oluşturulması ve erken teşhisin önemine dikkat çekmek amacıyla düzenlenen etkinlik, Ergün Koç Kültür Merkezi'nde gerçekleşti. Özellikle kadınlar tarafından büyük ilgi gören seminere, Karacabey Belediyesi Özel Kalem Müdürü Mehtap Önler de katıldı.

Seminerde, alanında uzman isimler kansere karşı bilinçlendirme konusunda önemli bilgiler sundu. Diyetisyen Leyla Karakaş, kanserle mücadelede sağlıklı beslenmenin rolünü vurguladı ve kanser riskini azaltacak beslenme alışkanlıkları hakkında katılımcıları bilgilendirdi. Psikolog Gönül Hazneci, kanserle mücadele eden bireylerin psikolojik desteğe olan ihtiyaçlarını ve bu süreçte nasıl bir destek mekanizmasının oluşturulması gerektiğini anlattı.

Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Alper Coşkun, kanserin erken teşhisi ve tedavi süreci hakkında detaylı bilgiler paylaştı ve erken teşhisin hayat kurtarıcı olduğunu vurguladı. Genel Cerrahi Uzmanı  Op. Dr. Coşkun Özer ise, cerrahi müdahalelerin kansere karşı nasıl bir rol oynadığını ve bu süreçte hastaların dikkat etmesi gereken hususları ele aldı.

Ayrıca, seminer boyunca katılımcılar, uzmanların sunumlarının yanı sıra interaktif oturumlarla kanser hakkında daha fazla bilgi edindi ve bilinçlendi. Katılımcılar, seminerde sundukları sorularla da uzmanlarla birebir etkileşimde bulunma fırsatı buldu.

Seminerin sonunda, kansere karşı toplumsal bilincin artırılması ve erken teşhisin önemi konusunda farkındalık yaratmak amacıyla broşürler dağıtıldı ve bilgilendirici materyaller sunuldu. Katılımcılar, etkinlik sonrası memnuniyetlerini dile getirerek, bu tür etkinliklerin devamının önemini vurguladılar.

Kocaeli İzmit sağlıklı yaşamı hedefliyor

0

Kocaeli İzmit Belediyesinin ücretsiz diyetisyen hizmeti, sağlıklı yaşam hedeflerine ulaşmak isteyen vatandaşlara önemli başarı hikayeleri kazandırmaya devam ediyor.

KOCAELİ (İGFA) - İzmit Belediyesinin ücretsiz olarak sunduğu diyetisyen hizmeti, vatandaşların sağlıklı yaşam hedeflerine ulaşmasında önemli başarılar elde etmeye devam ediyor. Uzman Diyetisyen Gizem Aydın Yüksel’in danışmanlığında Betül Hanım, 5,5 ayda tam 33 kilogram verirken Serhat Bey ise sadece 3 ayda 26 kilogram zayıflayarak sağlıklı bir yaşama adım attı. 

YÜKSEL, “YALNIZCA DİYET VE EGZERSİZ”

Uzman Diyetisyen Gizem Aydın Yüksel, "Herhangi bir anti-diyabet ilaç kullanmadan ve cerrahi operasyon geçirmeden yalnızca diyet ve egzersiz ile insülin direncinin önüne geçtik. Seanslarımızda hedefimiz yalnızca kilo kaybı sağlamak değil; aynı zamanda hastalıklarda beslenme, gebelik ve emzirme dönemi beslenmesi, sporcu beslenmesi, çocuk ve adölesan beslenmesi gibi birçok konuda vatandaşlarımıza destek olmaktır" ifadelerini kullandı. İzmit Belediyesinin ücretsiz diyetisyen hizmetinden yararlanmak isteyen vatandaşlar, 0262 318 02 10 numaralı telefondan randevu alabilirler. 

RECOMMENDED VIDEOS

POPULAR